8 Ekim 2012 Pazartesi

Bilinmeyen Yollarda Güneşin Tadına Varıp Yapraklarla Takla Atacağım

   Güzel bir sonbahar akşamı gökyüzünde "zarif bir ışığı" sessizce tattım , uzun bir bekleyişin üzerine mutsuz kalınca büyük umutlar , küçük sessizlikler ve duyumsanmayan , anlatılmayan, hissedilmeden sağanak bir yağmur biçiminde ıslatan ama kurumayan düşünceler var. Büyüyorduk , uzun yollar vardı; ayrılırdı zamanla , bilirdik. Seçerdik. Ses ve boşluk üzerimizdeydi yine. Bir sonbahar akşamında kendiliğinden yaşıyoruz. En güzel bestelerin sözsüz olması gibi ,kendimiz yazıyoruz nefeslerimizi. Bekliyorum. Bekliyoruz. Cümlelerimiz kısalırken sonsuzluğun sandalyelerinde oturmuş kahvelerimizi içip , sohbetimizi uzatıyoruz. Yürüyoruz. Koşuyoruz. Uyuyoruz. Kendimizi umutsuzca bırakıp ;aslında hiç olmamış, olmayacak ve bir daha karşılaşamayacağımız ışıltılarda , pırıltılarda küçülüyoruz. Düşlüyoruz. Gelmeyecek zamanları fütursuzca harcıyoruz , cesuruz; seviyoruz.
     Bir zamanlar bir yaratık vardı. İki bacağı üzerinde yürürdü, büyük bir beyni vardı, on binlerce yıllık evrimin sonunda, olumlu ve olumsuz ruh halleri geliştirmişti. Olumsuz halleri, onu kaçmaya teşvik eden korkusu ve kavgaya teşvik eden saldırganlığıydı. Olumlu halleri ise, yaratığın yaşamını sürdürebilmesi için diğer davranışlarını ödüllendiren haz ve memnuniyetti.

   Müzikle yaşıyorum; hiç bilinmeyen bir yerde , kimsenin tahmin etmediği bir zamanda, -ulaşılmayan uzaklarda bir yerlerde - gülümsüyor olacağım. O gün geldğinde elimde küçük bir kağıt ve belki de tahtadan bir kalem olacak. Ve tabi ki hiç bilinmeyen bir şarkıyı söylüyor olacağım.

   
 Anlar
Eğer, yeniden başlayabilseydim hayata,
İkincisinde, daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar,
Çok az şeyi
Ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler,
Daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim.
Görmediğim bir çok yere giderdim.
Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye.
Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine.
Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten.
Anlar, sadece anlar. Siz de anı yaşayın.
Hiçbir yere yanında termometre, su, şemsiye ve paraşüt almadan,
Gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbir şey taşımazdım.
Eğer yeniden başlayabilseydim,
İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.
Ama işte 85'indeyim ve biliyorum...
Ölüyorum...
        J. Luis Borges

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder