1 Temmuz 2015 Çarşamba

Şehir Günlükleri/ 01.07.2015

   

    Sırtçantamı hazırlarken bütün evreni oraya doldurduğumu hissettiğimde, kesinsizlik kendini gösterir. Yaşam coşkusunun frekantif düzlemsel yansımasıyla ağaçlar yerlerini terkederler, şehir düşer. Bütün sahip olduklarının bir çantaya sığması, dünyada ve yaşamın özünde sıklıkla bulamayacağın, kaybedilmemesi gereken bir dengedir. Bu gitmek, kaçmak ya da terk etmekle değil; mutlak özgürlükle açıklanır. Mutlak özgürlük, sarsılmaz, yansıyan ve döngülerinde kendine bulaşan; böylece ışınsal olarak kendi içinden çıkabilecek tek olgudur. Atomik ve makro düzlemde doğa bunun tek sağlayıcısıdır. Sırtçantası bir boşluğu ifade etmez, bir akışı ya da bulunuşu da ifade etmez. Sırt çantası 'özütlemeyi' ve gerçeğe varmayı ifade eder. Bu yüzden korunmalı ve yoluna koyulmalıdır. Ya da gitmenin bu anlaşılmaz temel kimyasal prensipleri, edebi açıklamalarla anlatılmayacak kadar karmaşık ve bir o kadar da tekil.
Bir notaya dokundu piyanist, bir yola çıktı gezgin, bir harfi seçti yaşlı bir kadın, bir mavi gözü gördü yalnız aşık. Bunların hepsi küçük bir anda oldu. Hepsini farkedemedim, gece şehri terkederken dolunay muhteşem gözüküyordu. Dünyanın sonunu görüyordum.

01.07.2015
01:53

İstanbul'dan Ayrılış






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder